İslam'da iman - Vikipedi

İslâm'da iman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a göre kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesi şarttır. İnanç konusunda ise, farklı mezheplerin farklı görüşleri bulunmaktadır.

Âmentü ve manası

[değiştir | kaynağı değiştir]

İslam dininin Ehl-i Sünnet Mezhebinde inanılması lâzım olan altı temel esasa Âmentü denir. Şîa âmentüsü ise Ehl-i Sünnet'tekinden farklıdır.

"Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve’l-yevmi’l-âhiri ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî mine’llāhi teâlâ; ve’l-ba‘sü ba‘de’l-mevti hakk eşhedü en lâ ilâhe illâllāh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh" (Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman ettim. Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim).

Geleneksel Ehl-i Sünnet inancında Âmentü'de özetlenen maddelere inanan kişiye mümin denir. Kişi âmentüye inanmadığı sürece mü'min yani Müslüman kabul edilmez. Ama bununla birlikte bazı araştırmacılara göre kader bahsi bu şartın dışında olup, Emevîler döneminde imanın esasları arasına girmiştir.

Konuyla alakalı Kuran'da geçen iman şartları şunlardır:

“Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır.

İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak ne de onları doğru yola iletecektir.” (Nisa 4/136-137)

"Allah’ın elçisi ve müminler, rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız” ve “İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır” dediler." (Bakara 2/285)

Sünni İslam'a göre imanın şartları

[değiştir | kaynağı değiştir]

Tevhid'e; Allah'ın varlığına ve birliğine inanmaktır. Şu noktaları içerir:

  • Allah'tan başka kanun koyucu olmadığı, yalnız onun hüküm koyma yetkisinin olduğuna inanmaktır.
  • Allah'ın yaratıcı, mülkün sâhibi, yegâne tasarruf sâhibi tanrı olduğuna inanmaktır.
  • Allah'ın tapınılmayı hak eden gerçek ilâh, onun dışında tapınılanların ise batıl ilâhlar olduğuna inanmak.
  • Kur'an'da ve Muhammed'in hadislerinde ifade edilen Allah'ın isimleri (esmâ-i hüsnâ) ve yüce sıfatları olduğuna inanmaktır.

Meleklere inanmaktır. Buna göre: Melekler, Allah'ın yalnız ona ibâdet etsinler ve onun emirlerini yerine getirsinler diye yarattığı üstün kullarıdır. Allah onlara özel görevler vermiştir. Cebrâil, Allah'ın katından peygamberlere vahiy (mesaj/kitap) indirmekle; Mîkâil, tabiat olaylarını yönetmekle; İsrâfil, kıyameti başlatacak sura üflemekle; ölüm meleği olan Azrâil, canlıların hayatını sona erdirmekle görevlidir.

Allah'ın insanlara peygamberler gönderdiğine ve bu peygamberlerden bazılarına içinde doğru yolu, iyiliği ve kurtuluşu gösteren kitaplar indirdiğine inanmaktır. Buna göre:

İslam'da diğer kutsal kitapların özünü kaybederek tahrif edildiğine, Kur'an'ın ise korunacağına ve tahrif edilemeyeceğine inanılır. İslami inanca göre Kur'an mahşere kadar özgünlüğünü koruyacaktır.[1](Hicr Sûresi: 9)

Peygamberlere imân

[değiştir | kaynağı değiştir]

Allah'ın peygamberler gönderdiğine inanmak. Buna göre:

Onların ilki Âdem sonuncuları da Muhammed'dir. İçlerinde Meryem oğlu Îsâ ve Üzeyir de dahil olmak üzere peygamberlerin hepsi birer insandır. Rablık sıfatlarından hiçbirini taşımazlar. Onlar Allah'ın kendilerine peygamberlik vermekle lütufta bulunduğu kimselerdir, Allah'ın elçileridirler.

Allah, Muhammed'i bütün insanlığa göndermekle peygamberliği sona erdirmiştir. İslam'a göre ondan sonra peygamber yoktur.

Kur'an'da adı geçen peygamberler şunlardır:

İmanın şartları

Bunların dışında Lokman (لقمان), Üzeyir (عزير), Zülkarneyn (ذو القرنين) ve Hızır'ın (الخضر) da peygamber olabileceği konusunda görüşler vardır. Bunların adı, Kur'ân'da geçmekle birlikte peygamber olup olmadıklarını ifade eden cümleler kullanılmaz.

Âhiret'e, yânî âhiret Gününe, inanmak. Buna göre:

Âhiret günü; Allah'ın insanları kabirlerinden diri olarak çıkarıp onları bir arada toplayacağı gündür. O gün onlar ya nimetleri bol cennet yurduna ya da elem verici azabın olduğu cehennem yurduna gireceklerdir.

Âhiret gününe iman; öldükten sonra kabirde karşılaşılacak ceza ve ödül, sonraki diriliş, toplanma ve hesap verme, ardından da cennete ya da cehenneme girilmesi gibi ölümden sonra gerçekleşecek olan şeylere îmân etmektir.

Kader ve Kazaya iman

[değiştir | kaynağı değiştir]

Kader'e, yani olmuş ve olacak her şeyin (hayrın ve şerrin) Allah'tan olduğuna inanmak. Buna göre:

Allah'ın ezeli ilmi ve bilgeliğinin gereği olarak evreni yönettiğine, her şeyin onun bilgisi dahilinde olduğuna ve huzurundaki “Levh-i Mahfûz”'da yazıldığına inanmaktır. Allah evreni dilemiş ve yaratmıştır. Onun iradesi ve yaratışı olmadan olmuş hiçbir şey yoktur.

On İkiciler Şiîliğine göre imanın şartları (Usûl el-Dîn)

[değiştir | kaynağı değiştir]

Not: Bunların dışında genellikle Şîa itikadında şart olarak sıralanmasa da, meleklere ve kitaplara imân da Şîa itikadında mevcuttur.

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]
  1. ^ http://www.kuranmeali.com/ayetkarsilastirma.asp?sure=15&ayet=9 21 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Kur'an - Hicr Suresi 9. Ayet